18 Aralık 2010 Cumartesi
17 Kasım 2010 Çarşamba
hayalet sevgili
neredesin sevgili ?
bilmesem daha iyiydi seni,
her gece aynı şey olmaz ki
önce hatıralar çıkıyor beynimden; sonra canlanıyor her şey
her şey bir bir sen oluyor...
tam değecekken senin benliğine, yok oluyorsun...
mahvoluyorum sen gidince
kulağımda bir melodi;
"insan bin kere mi yanıyor bir kere sevince..."
her saniyemde sen varsın sevgili
soluk soluğa yalnızım halbuki...
bin kere ölürken bir kere ölmeye açım şimdi...
gece karanlık, sisli, boğuk
yüreğim sensiz koca bir yokluk...
bir bilseydin senin için nelerden geçtiğimi;
varlığından geçip gelirdin kapıma
oysa şimdi
oysa şimdi....
neredesin sevgili?
bilsem yoksun, aslında hiç olmamışsın eyvallah....
ama biliyorum sevgili
biliyorum
kanım gibi, canım gibi varsın
karşımdasın....
ama yoksun
yoksun
yok.... sun
neredesin sevgili?
bir umut gece 12'de yok olursun diye bekliyorum
oysa sen an be an daha da canlanıyorsun...
gene karanlık
gene ıssızım
saat sensizliğin demi....
gelme sevgili,
bari bu gece gelme, emi....?
yalanlarıma kanma
beni sensiz bırakma
gitme
ne kadar acı ve yakıcı...
sen de yoksun
ve hiçbir şey bilmiyorsun
şimdi burnumda kül kokusu
bilmek istiyorsan şayet
yüreğim yandı doğrusu.....
11 Kasım 2010 Perşembe
sorma be canım!

düşündüm düşündüm düşündüm...
bir hata yaptım; ama nerede diye?
sonra yürüdüm yürüdüm yürüdüm...
insanlar mecburiyetten yanımda
olmak istedikleri için değil...
insanlar yalnızlığımın bir parçası aslında...
yürüdüm yürüdüm yürüdüm...
Necip Fazıl gibi kaldırımlara daldı gözüm
24 saat içinde kimbilir kaç yüz ayak değdi onun da üzerine
izleri kaldı yüzünde benim gibi...
ama o da yalnız...
her gece vakti...
şimdi karanlık vakti...
ne demiş üstad!
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları."
ağzımı açsam anlarlar mı lisanımı?
sanmam
herkesin beyninde bir sözcük
"ama haklıydım!"
peki ben ne düşündüm de kızdım......
işte bunun cevabı koca bir boşluk...
"ama ben haklıydım!"
evet doğru...
iyisi mi
sorma be canım...
sorma
pişmanım bugün
7 Kasım 2010 Pazar
muhabbetin kudretini ben böyle bilmemişem
kaybetmemek için kazanmayı reddetmek mi????
zaman mı bu denli kötü,
yoksa yüreğimin ta kendisi mi???
nasıl bir girdaptır bu ya Rab,
anlayamıyorum hiçbir şeyi...
şimdi herkes yabancı bana, herkes yalancı
üst üste geliyor her şey,
dayanamıyorum,
katlanamıyorum,
çekip gitmek istiyorum
adı konulmamış
mekanı belirtilmemiş
en uzak diyarlara...
halbu ki herkes eskisi gibi
eskisi gibi de değişen ne,
bilmiyorum
zaman geçmezken kimbilir kaç gecem geçti
günüm geçti
geçti kelimesinin bu denli kullanıldığı bir hayatta
aslında hiçbir şey geçmedi...
bir arzu
Görüntü yok, anı yok, düş yok...
Yeni doğmuş bir bebek gibi,
Hayata en başından tekrar başlamak...
Heyhat, buna imkan yok.
...
...
benzemeye başladığımdaysa, bende içimi susarak döktüm. Yoksa içim
dökülecekti. Susacak hiçbir şeyin kalmadığında ise içindeki sessiz
diyaloglarla benden çekip gittin.
Benden gitmek mutlu edecekse eğer gidenleri, ben neyleyim artık gelenleri...
5 Kasım 2010 Cuma
devasal yalnızlık
sus ey gönül
sus
kimse anlamaz seni
kimse bilmez derinliklerini
bir fırtına var şimdi
herkesin derdi sevdiği....
sus ey gönül
sus şimdi...
acılı bağırdan çıkan her söz
acıtır başka yüreği....
öyle bir derya ki balıklar balıklığını unutmuş
öyle bir dünya ki insanlar içinde benliğin kaybolmuş...
sus ey gönül
sus
sen aslında yok olan ama varlığı için çırpınan bir kişisin
sen aslında bu hayatta yanlışların üzerine atılan çiziksin
zamana bırak bir şeyleri ve artık öğren susmayı
yoksa var saydığın herkesin gözünde "koca bir hiçsin"
doğru tarafın yok, yanlışlıklarının ise sınırı yok
sus
sus
sus
sus
sus
sus
.......
3 Kasım 2010 Çarşamba
ah küçük
zamanında yazılmıştı ya defterine
"biz büyüdük kirlendi dünya!" diye
şimdi yırt at o sözcüklerin hayatında bıraktığı izleri...
sen kirletmemeye bak başka hayatları
ne çok yaktın canını küçük...
oysa "cıssss" demişlerdi sana, dokunma demişlerdi
bile bile yaklaştın, dokundun ...
ağlarsam bana bakan olur, ilgi artar diye mi umdun yoksa....?
ahhhh küçük ah
yalnızlaştın değil mi?
kimse katlanmadı acı acı çığlıklarına değil mi?
çok küçüksün daha...
merak etme zaman geçtikçe ilk önce gözyaşın dinecek
sonra
çığlıkların
ve
normal gelecek o sızı
derken
bir gün geçecek
hatta
tam ohhh dediğin anda daha büyük bir acı yakacak içini kimbilir?
sadece bekle
ve
inan
geçecek...
"ne zaman büyüyeceksin sen?" diyenlere aldırma
büyüme
büyüme ki kirlenmesin bu dünya
29 Ekim 2010 Cuma
ZAMAN YALANI
yağmur yağdı mı, gök temizlendi mi bilinmez...
eğer öyleyse neden kalkmıyor bu esef bulutları göğümden?
zaman yalanı veyahut yalan zamanı şimdi...
doluyu boşa koysam; boş dolar ama dolu boşalır şimdi
27 Ekim 2010 Çarşamba
zaman..
beni de iki yüzlü ettin ya...
içim ayrı, yüzüm ayrı oldu ya...
canın sağ olsun
26 Ekim 2010 Salı
zor iş
yalnızlık zor iş...
daha kaç genç ömürü tüketecek bu zamanlar...
bir masal olsa ya hayat...
bir varmış bir yokmuş diyebilsek
Yalancıyım Ey Rab'bim bağışla beni.
Ne mutluyum, ne de umursamaz...
Sığmıyor bu koca beden koca dünyaya
Sığmıyor bu yüreğim hiçbir odaya...
Gözler görüyorum
İçimi acıtıyorlar, hançer gibiler
Kimse anlamıyor beni
Öldürsem kendimi bir köşede kimse anlamaz, günahım kâr kalır üstelik...
Ey Rab'bim!!!
Bu sefer çok güçsüzüm
Sen sırrımı bilensin
Kül et beni, uzak yollara savur
gitmek istediğim her yer cennet iken
Gittiğim her yer cehennem oldu
Sokakta gördüğüm her insan yüzü şimdi bir resim oldu.
Kaldıramıyorum bu yükü Rab'bim...
20 Ekim 2010 Çarşamba
silince
bir kağıttan yazıyı; geriye kalem izi kalır...
silince
kalpten güzel bir sözü; geriye söylenen her şeyin yalanı kalır...
silince
güzel bir anıyı; geriye yaşanmış yanılmışlıklar kalır...
silince
güzel bir samimiyeti; geriye yalnızlıklar kalır...
silince
masum bir sevgiyi; geriye acıkan bir bebeğin çığlığı kalır...
silince
söylenecek cümleleri; geriye söylenen sözcüklerin anlamsızlığı kaldı...
eğer her haliyle samimi olan birini "bu kadar iyi olamazsın ikiyüzlü, sahtekarsın, yalancısın, hayatımda gördüğüm en çıkarcı şahıssın" diye silince...
geriye büyük bir yangın kalır...
çıkamazsın o kara dumandan; ya dumandan gidersin, ya yangından...
silince
yürekteki sevgiyi; geriye bir boşluk kalır... ne yapacağını bilmez insan... bir kırıklık, bir burukluk kalır... hayallerin kırılır eğer merhametle seversen birini... üstelik o hiç bir şey yapmadan öyle durmuşsa... ve sen sanki yıllarını şeyhinin adını aramakla geçirmiş bir dervişin şeyhe kavuştuğu an sevgisiyle sevmek için harcamışsan...
şimdi ne yazsam bu anlamsız boşluğa... artık bir anlamı yok...
gitti
geçti
ve derviş o şehire hiç girmedi...
şimdi ne yazsam bu anlamsız boşluğa... artık bir anlamı yok...
acıdı
kırıldı
gücendi
ve sözler tüm anlamını yitirdi...
şimdi ne yazsam bu anlamsız boşluğa... kimse bilmedi...
19 Ekim 2010 Salı
yazık oldu bana
neden böyle acımasız....
sevdim seni sadece
çıkarsızca sevdim
çıkarcı derken bana kendi çıkarını gösterdin aslında bana
hak etmedim bunu
gitmiyor kulağımdan, hiçbir söz...
en saf halimle severken sevilmediğimi fark etmek...
ne acı
kalem kırıldı
söz kaldı...
söz yüreğe düştü
şimdi külü kaldı
bunu hak etmedim
düşürme kötüye
düştüğümde kalkma kudreti ver
o kudreti yönetme hidayeti ver
bana acımayanlara sen acı...
onlara acıma kudreti ver, yüreklerine seni ver...
beni al...
bende olan her şeyi al...
bana bir seni ver...
düştüm bu sefer ey Rab'bim...
bu sefer dizlerim değil yüreğim kanıyor...
dilim ahh diye değil; yüreğim diye çığlık atıyor...
düştüm bu sefer ey Rab'bim...
bana kalkma kudreti ver...
acıtmadan acımak
neden bu kadar yalnızlaşıyorum...
neden zaman geçtikçe böylesine yıkılıyorum..
tüm kalelerim yıkılıyor
birer birer...
en güvendiklerim yalan oluyor...
ne acı
ne acı
ne acı
ne acı
yazmayayım, söylemeyeyim diyorum
ama olmuyor
yazsam da yazmasam da canımı acıtıyor
27 Eylül 2010 Pazartesi
hasret
Hiç yaşanmamış saymalı bazen aşkları Ben yapamasam da imrendim yapanlara Yalanlarının altında kalırken hayallerim Düştüğü yerde kırıldı düşlerim. Sesiz kalışımı bağışla asalet Ben fütursuz sevdama yenildim Islattıkça aşkın sağanakları Herkesin tersine ben kuruyken eğildim!
adsız kaldım
sesime sevinç yakışmıyor
geçmiyor be acım
Dedm ya saydığm onca şeyn gerçekleşmesne gerek yok. Avuçlarn içndeki çizgleri sayp onlara dokunmaktan bile vazgeçtm. Ama uğruna ölümü bile göze alacağm bir ukde var içmde; ...Seni hep çocukça sevdm. Ve şuan çocukça birşey
yabancın değilem
sana bakmak, bir sözünü kaçırmamak, bir kıprdanışını, yüzünün heran
değişen bütün gölgelerni izlemek, heran yeni sözler bulup söylemek
istyorum.her mevsmde, her gittiğimz yerde insanlarla ve
insanlarsız,aşkın değşen yansmalarını görmek istyorum. bütün bunlar.beni yoruyor.sen orada duruyorsun ve beni seyrediyorsun
sadece..senin içn sevmek, su içmek gibi rahat bir eylem...ben her an
uyank olmalıym
deprem
Garip olan şu ki sana devriliyorum aklımdaki her artçı sarsıntıda. Sen de biraz hissetsen içimdeki kara parçalarının yerinden oynayışlarını, şu yaşadıklarımıza deprem bile demezsin…
kaçan her zaman kovalanmaz
bana olmaz lafı söylüyor,olmaz şeyi yapıyorsun!Beni kaybetmekten
korkarken benden vazgeçmeye hazır duruyorsun!Kaçan kovalanır oyunu mu
oynuyoruz yoksa?Öyle bir oyun yok!Kaçan kovalanır kovalanır sonra bir de
bakar ki onu kovalayan çoktan kaçmış!
varlığı unutturan ses
Sesin bir emir gibi içime işlerdi ne zaman duysam... Sesin hayatımın bütün boşluklarını, bütün karşılıksız kalmış umutlarını, bütün o bilip de bilmezden geldiğim yanılgılarımın içini doldurur... Öyle sızlar ki kalbim sesini duyunca, onca yıl yaşamış olduğum halde, hiç bir şey yaşamamış gibi olurum..
başka yakış
yalan
pardon ne dediniz?
- Mecnun için yalana göğüs geren leyla'ya, kerem için yanan aslı'ya, kavuşamadığı için ölen zühre'ye inan mıyor musun? diyorsunuz öyle mi?
yalan tabi.....
onlar bu derin yara açan boşluklarımızı doldurmamız için ürettiğimiz y...alanlar....
bir boşluktan kaçmak için başka boşluğa zıplamanın vahim hali....
aşk yoktur
kerbela mahşeri
sevgili
derin yara
şimdi sen bile saramazsın artık... sen olan yaralarımın derinliğini
bu yaz
ANLAYANA
suskunluk,çok şey anlatır anlayana..Kelimelerin anlatamadıklarını
haykırır aslında.....Bir kaçış değildir suskunluk,bir bakıştan çok daha
fazlasıdır..Sessiz çığlıkların bir adım ötesidir..Hayata olan
öfken,insanlara olan kırgınlığın, ve daha nicesi saklıdır içinde
...sukunetin.Rest çekmenin ''asil' halidir anlayana...!!!
kör eden yokluk
günaha kefaret
yanlış kahraman
Seni hikayemin kahramanı yaptığımda neden gülümsemediğini merak edip üzülürken aslında hiç dinlemediğine üzülmeliymişim
sen
unutulan vazgeçilmezlik
gerçek yalan
Hem varmışım, hem yokmuşum..
Ne, varmışım aslında ben benim içimde,
Ne de yokmuşum..
...Var olanları gördüm, daha düne kadar..
Hani nerede şimdi, ne yapıyor onlar?
Hepimiz onlar gibi,
En az onlar kadar,
Konar göçermişiz meğer bu alemde..
Ve yalanmış tüm yaşananlar!!
Yalanmış aslında, "gerçek" olanlar..
hıçkırık
asi yalnızlık
Kalbim yorgun mu mutlu mu? bilinmez...
Yalnizligi istiyorum...
Bir şairin şiirindeki kadın kadar yalnız ve ölümsüz...
Yok olmanın eşiğindeki varlık kadar suskun...
...Aynı varligin suskunluğunu öldürürken ki cigligiyla...
bir şiir kadar asil ve yürekleri parçalayan asiliğiyle...
öyle ya da böyle... ben olmanın da dışındaki bir benle...
yalnız olmak istiyorum tüm asiliğimle...