silince
bir kağıttan yazıyı; geriye kalem izi kalır...
silince
kalpten güzel bir sözü; geriye söylenen her şeyin yalanı kalır...
silince
güzel bir anıyı; geriye yaşanmış yanılmışlıklar kalır...
silince
güzel bir samimiyeti; geriye yalnızlıklar kalır...
silince
masum bir sevgiyi; geriye acıkan bir bebeğin çığlığı kalır...
silince
söylenecek cümleleri; geriye söylenen sözcüklerin anlamsızlığı kaldı...
eğer her haliyle samimi olan birini "bu kadar iyi olamazsın ikiyüzlü, sahtekarsın, yalancısın, hayatımda gördüğüm en çıkarcı şahıssın" diye silince...
geriye büyük bir yangın kalır...
çıkamazsın o kara dumandan; ya dumandan gidersin, ya yangından...
silince
yürekteki sevgiyi; geriye bir boşluk kalır... ne yapacağını bilmez insan... bir kırıklık, bir burukluk kalır... hayallerin kırılır eğer merhametle seversen birini... üstelik o hiç bir şey yapmadan öyle durmuşsa... ve sen sanki yıllarını şeyhinin adını aramakla geçirmiş bir dervişin şeyhe kavuştuğu an sevgisiyle sevmek için harcamışsan...
şimdi ne yazsam bu anlamsız boşluğa... artık bir anlamı yok...
gitti
geçti
ve derviş o şehire hiç girmedi...
şimdi ne yazsam bu anlamsız boşluğa... artık bir anlamı yok...
acıdı
kırıldı
gücendi
ve sözler tüm anlamını yitirdi...
şimdi ne yazsam bu anlamsız boşluğa... kimse bilmedi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder