her yere her şeyi söylüyorum da kendime haykıramadığım şeyler varmış... bilemedim
ölümü düşünüyorum son günlerde... Öl'ü'm...
Mevlana geliyor aklıma, evet diyorum, evet.... düğün olarak kabul ediyorsa ölümü vardır elbet bir bildiği. iki elimiz 4 el eyleyip tutunmuşken hayata; ne kadar da soğuk gelir bize ölmenin soğuk nefeslerle telaffuzu.... çünkü biliriz, onun kadar sahih değildir dini bütünlüğümüz... iç güdüler, hazlar, mevkiler, itibarlar.... dünya bunlarla zapteylemişken benliğimizi ve kirletmişken ellerimizi açamadık Mevla'ya kalbimizi o ellerle.... Ne olursan ol yine gel diyemedik insanlığa. şöyle ol gel, bunu değiştir gel dedik ve düştük fani işlere... yandık her şeyden acı YANILDIK... ne zor ölüm, dünyadan gitmek... ailemden önce ölmeyi temenni ederim. dayanamam yapamam acılarına... çünkü gönül denen illet acıya tahammülsüz, çünkü acizim, yalnızım... sevdiğim yatarken boylu boyunca bakamam sarılamam sesini nefesini duyamam.... "bakın şu feleğin daim işine her dem cefasını kula getirir..." diyor türküde. kulluğun yegane vazifesidir cefa çekmek.... neden peki bu yanılgı, kibir, sonsuzluk inancı.... gece oluyor.. ağlıyorum... annemi düşünüyorum bembeyaz yüzüyle öyle cansız gözlerimi yumuyorum hayali bile korkutuyor içimi... sımsıkı iken gözlerim babamı görüyorum yüzünde her daim olan gülümsemesiyle ses yok nefes yok.... derin nefes alıp açıyorum... tövbe diyorum tövbe... Rab'im sen bilirsin son nefes suretimizi haşa lakin benden önce alma sevdiklerimi.... deprem anında korkudan evvel aklıma onlar düştü ailem çok şükür ki burda değil dedim... peki ya Bayram... içime hançer düştü... bilemedim nasıl nefes alayım... arkamdan Merve nereye diye bağıran arkadaşıma inat koştum bilmediğim yere.. bir tokat yediğimi anımsıyorum.. ardından arkadaşımı gördüğümü... hala koşuyordum... o dedim.. ona ne oldu... evdeydi uyuyordu ne oldu.. her yerde bir toz... insan insana yabancı gibi... feryad figan.. aşağıda diyorlar... evler yıkılmış.... insanlar yakarıyor... Allahu Ekber deniyor... yollara düşmüş ve birçoğu ağlıyor.... korkamadım bile... beynimde tek soru... ona ne oldu... nerde... Allahım yeni eve taşındı yerini bilmiyorum evi nerde o nerde.... üst üste vuran artçılar... aklımda sancılar... o nerde... öldüm sandım... mahşer sandım... ortalığa düştüm onu aradım... o nerde... kaç dakika sürdü bilmem bu koşuş ama bana sorsalar bir ömür derdim... derken bana sarıldı buradayım dedi... seni arıyordum dedi... nefes aldığımı anladım... duran kalbim o anda atmaya başlamıştı... ve o gündür içimde bu sual? ölüm nedir....
nasıl ölünür
ölünce ne olur
bu soruların hepsini silen bir cevap Peyda oluyor zihnimde
ölüm sevdiğinin tırnağının taşa değmesidir... gözünden akan bir damla yaştır... dilinden düşen bir ahtır... beden değildir ölen, bedene duyduğumuz aşktır...
19 Nisan 2012 Perşembe
felek bizi haldan hala getirdin
bir şey olsa şu anda
bir sancı bir nefes ve ölüm
ne acıdır yalnızlık
ne acıdır insana zulüm
bir sancı bir nefes ve ölüm
ne acıdır yalnızlık
ne acıdır insana zulüm
13 Nisan 2012 Cuma
Bittiyse söyle
Yok yere savaşmayalım
Canın çekmiyorsa yılları boşuna harcamayalım
Bittiyse söyle
Sevgili rolü oynamayalım
Aramız karalanmışsa aşkı boşuna kandırmayalım Yakmam resimlerini odama ışık yaparım emin ol
Bu hayat biterken de aklımda hep sen olacaksın
Zorlama gözyaşını akmaz
Mecburen üzüntü olmaz
Bana bir borcun yok
Aşkta telafi olmaz
Yok yere savaşmayalım
Canın çekmiyorsa yılları boşuna harcamayalım
Bittiyse söyle
Sevgili rolü oynamayalım
Aramız karalanmışsa aşkı boşuna kandırmayalım Yakmam resimlerini odama ışık yaparım emin ol
Bu hayat biterken de aklımda hep sen olacaksın
Zorlama gözyaşını akmaz
Mecburen üzüntü olmaz
Bana bir borcun yok
Aşkta telafi olmaz
paylaşılmıyor hüzün
zamanın birinde yine sana yazıyorum
şu saat olmuş, gece aman vermez karanlığa
sahi neydi bugünlerden 12.04.2012
devir değişti sevgili
şimdi hüzün şimdi el'veda vakti.....
şu saat olmuş, gece aman vermez karanlığa
sahi neydi bugünlerden 12.04.2012
devir değişti sevgili
şimdi hüzün şimdi el'veda vakti.....
8 Nisan 2012 Pazar
HİÇ
bir denizdim
kurudum
yok oldum
yokluğu sonsuzluk belledim
tüm yokluğu var ettim
ve uyandım bir gün
millenen gözlerle baktım hakikate
gördüm sandım
güneş yakmaz, kar ıslatmaz sandım
gördüğüm her şey kendi göz kapağım
sustuğum her gerçek, bir aldanış....
gereksiz hüzün belledim her şeyi
bir çocuk ağlıyorsa avluda, derdi hüzünden...
bir yaşlı geçmişi andığında yanarsa içi, hüzünden...
güneş batarken yakıyorsa camları, evlerin hüznünden...
bir nehire kattım derdimi başkasının denizinde bir yudum su olmak ümidiyle
içinde yüreği ben sevdası hiç olan bir suretle tutundum eteğine
tutundum suyun rengine....
ölmeyi de yaşamayı da nasip eden Yaradanın adıyla......
Yanıyoruz en yücesiyle, sen de ekle koru yüreğimize aldığımız lezzet sonsuz olsun....
Derman verme Ya Râb.... Yanacaksak yek-vûcud yanalım bari tam olsun....
istemem artık ne dost ne yar ne de sevgili
kalacaksam tek kalayım bari sırsız olsun
ölüm mü yaşam mı yar mı yarsız mı....
sorular yakarken yüreğimi bari harsız olsun
özledim kendimi, minik yüreğimi şimdi çaresizim
böyle iken durum al canımı bari kıymetsiz olsun
hasret kelimesi geçse herhangi bir zaman herhangi bir yerde
ağlarım ya Râb... gözüm arkadayken gideyim bari hesapsız olsun...
geceler dermansız bırakmış soluksuz dertlerimi
derdime çare olamayana ne diyeyim bari sorgusuz olsun....
nerdeydin, neden görmedin, neden bilmedin, neden sevmedin, neden hissetmedin, neden yanmadın, neden anlamadın, neden çaresiz bıraktın, neden tutmadın ellerimden, neden ağlamadın benle, neden sevgili olamadın..........
bir hikmetin vardır elbet ya Hû..... bilmeyeyim bari cevapsız olsun
sevdiğimi aldılar elimden
şimdi bu can da bensiz olsun....
Yanıyoruz en yücesiyle, sen de ekle koru yüreğimize aldığımız lezzet sonsuz olsun....
Derman verme Ya Râb.... Yanacaksak yek-vûcud yanalım bari tam olsun....
istemem artık ne dost ne yar ne de sevgili
kalacaksam tek kalayım bari sırsız olsun
ölüm mü yaşam mı yar mı yarsız mı....
sorular yakarken yüreğimi bari harsız olsun
özledim kendimi, minik yüreğimi şimdi çaresizim
böyle iken durum al canımı bari kıymetsiz olsun
hasret kelimesi geçse herhangi bir zaman herhangi bir yerde
ağlarım ya Râb... gözüm arkadayken gideyim bari hesapsız olsun...
geceler dermansız bırakmış soluksuz dertlerimi
derdime çare olamayana ne diyeyim bari sorgusuz olsun....
nerdeydin, neden görmedin, neden bilmedin, neden sevmedin, neden hissetmedin, neden yanmadın, neden anlamadın, neden çaresiz bıraktın, neden tutmadın ellerimden, neden ağlamadın benle, neden sevgili olamadın..........
bir hikmetin vardır elbet ya Hû..... bilmeyeyim bari cevapsız olsun
sevdiğimi aldılar elimden
şimdi bu can da bensiz olsun....
biraz susuz, biraz yorgun
tende sıkkın, düşte sıkkın
biraz sessiz,biraz dilsiz
sende sensiz bende sensiz.....
gece dipsiz saatlerinde yine
insanlar uykularında belki de sevdikleriyle
bana layık olan bu yalnızlık
elbet seni de yakar zaman... elbet canın yanar
ne romanlar dert yandı bana
ne şiirlerden dost umuduna düştüm
ne masallar büyüttü küçük kızı
ne de düşmelerinden kanamalar peyda oldu
kalbi yandı sandı küçük kız
ya da kanıyor diye korktu
aşka tutundu,inandı inanmayı diledi
kalp yanamazdı, kanayamazdı aşka tutunmaktı onu yakacak, kanatacak olan
bilemedi
ağladı
ağladı
ağladı....
aşkı kim sokmuştu beynine
kim dağlamıştı ağlarken açılan yaralarını
çocukluktan yetişkinliğe kim atmıştı
kim böylesine hoyratça ezmişti küçüklüğünü
bilemedi
ağladı ağladı ağladı
küçük kız hep ağladı
hep yandı
hep yanıldı
dağlara haykırdı bir gün
sonra büyük bir göl gördü deniz sandı
denizine döktü derdini
yetmedi
kuşlara bi-sır tuttu
başka başka diyarlara yayılsın unutulsun diye
geçmedi
bulutlar, gökyüzü, yıldızlar, güneş....
sürdü gitti herkes nasiplendi küçük kızın pervasız derdinden
garip dendi küçük kız sana
"garip"
ne manaydı, ilk kim dedi bunu sana?
garip nasıl da çaresiz oradan oraya sevgi dilencisi....
garip yaradılışta biri... neyin peşinde o....
sen de bilemedin küçük kız kim dost kim düşman
sen neydin aslında
sen gariptin
nasıl olduğunu bile bilemedin
ağlama gene küçük kız
kim kaldı ki senden
senin eserlerinden
ne bir dost
ne bir sevgili
ne yar
ne yaren
ağlama ne olur?
gözyaşını bile silenin yok işte şu saatlerde
zaman geçmişti küçük kız
elveda demeyi öğretmişti seni önceden aşka iten zaman
el veda...
anlamını anlamıştı küçük kız
el'e dillenen vedalardan o da nasiplenmişti
ya el olurdun ilişkide ya da el'e veda ederdin
ama muhakkak bir "el" olurdu...
el olmanın ağırlığını taşıyamadı.....
eksiklik kendi özümde
bir nefescik söyleyeyim
bin nefessen bana neyleyeyim
masaldın bana sevgilim... inandığım güvendiğim
şimdi tüm sözlerin gerçek olsa neyleyeyim
bin nefessen bana neyleyeyim
masaldın bana sevgilim... inandığım güvendiğim
şimdi tüm sözlerin gerçek olsa neyleyeyim
tüm kainatımı sundum sana da
bin ırmak olsan neyleyeyim
böldüm yüzlerceye yüreğimi aşkın için
bin ırmak olsan neyleyeyim
böldüm yüzlerceye yüreğimi aşkın için
bir kalple arzıma gelsen neyleyeyim
şem ile yandım pervane gibi ateşine
şem ile yandım pervane gibi ateşine
od olsan buram buram neyleyeyim
senden sensizliği tattım
senden gitmeyi neyleyeyim....
7 Nisan 2012 Cumartesi
yüreğim meşk sevdasında
uzun zamandan sonra kalem tutması yüreğin
sahi ne zormuş
yüreğimin kıyılarında gezinen ayak izlerini silemeyişin
öz.... özlemenin kökü buysa eğer
özümden parça parça dökülür dilime
öz'le'dim seni....
özümle bir ettim seni....
kalemimi aşka buladım
aşkı sana...
seni bana...
öz'lemek bu olsa gerek dedim içimden....
gözlerim senli anlarda kaldı
kulağım sesinde
yüreğimse ellerinde....
sen,
gönlümün şahı
mülkümün padişahı
sen,
şerbet ü lezizim
sen,
su gibi azizim...
özlemenin asil edasında
yüreğim meşk sevdasında....
sahi ne zormuş
yüreğimin kıyılarında gezinen ayak izlerini silemeyişin
öz.... özlemenin kökü buysa eğer
özümden parça parça dökülür dilime
öz'le'dim seni....
özümle bir ettim seni....
kalemimi aşka buladım
aşkı sana...
seni bana...
öz'lemek bu olsa gerek dedim içimden....
gözlerim senli anlarda kaldı
kulağım sesinde
yüreğimse ellerinde....
sen,
gönlümün şahı
mülkümün padişahı
sen,
şerbet ü lezizim
sen,
su gibi azizim...
özlemenin asil edasında
yüreğim meşk sevdasında....
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)